‘Üzerine kuracağın iyi bir gezegen olmadıktan sonra güzel bir ev neye yarar?’ Henry David Thoreau.
‘İnsanoğlunun bir kirlilik sorunu yok; bir tasarım sorunu var. Eğer insanlar ürünleri, aletleri, mobilyaları, evleri, fabrikaları ve şehirleri en başından itibaren daha akıllıca tasarlayabilselerdi, atık, kirlilik ya da kıtlık açısından düşünmelerine bile gerek kalmazdı. İyi tasarım bolluğa, sonsuz yeniden kullanıma ve zevke olanak tanıyacaktır.’ Michael Braungart ve William McDonough.
Yeşil tasarım veya eko-tasarım olarak da bilinen sürdürülebilir tasarım, çevre dostu, sosyal sorumluluk sahibi ve ekonomik açıdan uygulanabilir ürünler, binalar veya sistemler yaratmayı amaçlayan bir tasarım yaklaşımıdır.
Sürdürülebilir tasarım, bir ürünün yaşam döngüsünün, ham madde çıkarılmasından imalat, dağıtım, kullanım ve imhaya kadar her aşamasının çevresel etkisini dikkate alır. Kaynak tüketimini en aza indirmeyi, israfı azaltmayı ve yenilenebilir malzemelerin ve enerji açısından verimli teknolojilerin kullanımını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Sürdürülebilir tasarım aynı zamanda çalışanların, yerel toplulukların refahı ve tasarımın genel maliyet etkinliği gibi sosyal ve ekonomik faktörleri de hesaba katar. Sürdürülebilir tasarımın nihai hedefi, mevcut ve gelecek nesiller için daha sürdürülebilir ve dayanıklı bir dünya yaratmaktır.
Avrupa Komisyonu tarafından Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kapsamında, iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilirliğin AB genelinde norm haline getirilmesi amacıyla 30 Mart 2022 tarihinde Sürdürülebilir Ürün İnisiyatifi açıklanmıştır.
İnisiyatif kapsamında, AB pazarındaki tüm ürünlerin tasarım aşamasından tüketim ve atık aşamasına kadar daha çevre dostu, döngüsel ve enerji verimli olması amaçlanmakta olup, çevresel sürdürülebilirlik için AB genelinde ortak kuralların genel çerçevesini oluşturan Sürdürülebilir Ürünler için Eko Tasarım Tüzüğü 28 Haziran 2024 tarihli AB Resmî Gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan Tüzük ile halihazırda sadece enerji bazlı ürünlere (beyaz eşya, bilgi teknolojileri ve mühendislik ürünleri) uygulanan Eko-Tasarım mevzuatının genişletilerek gıda, yem ve medikal ürünleri haricinde tüm ürünlere uygulanması ve ürün bazında sürdürülebilirliğe ilişkin detaylı kurallar içermesi amaçlanmaktadır.
AB böylelikle, üye ülkeler tarafından bazı ürün grupları için belirlenmeye başlanmış olan kuralları tek çatı altında toplamayı hedeflemektedir. AB tarafından belirlenen “sürdürülebilirlik kuralları” çerçevesinde:
- rünlerin dayanıklılığı, yeniden kullanılması ve tamir edilebilirliğinin artırılması,
- Zararlı kimyasalların kullanımının kısıtlanması,
- Enerji verimliliğinin sağlanması,
- Kaynak verimliliğinin sağlanması,
- Ürünlerdeki geri dönüştürülmüş içeriğin artırılması,
- Yeniden imalat, yüksek kalite ve oranda geri dönüşümün sağlanması,
- Karbon ve çevresel ayak izinin azaltılması,
- Ambalaj atığı dahil olmak üzere atık oluşumunun azaltılması amaçlanmaktadır.
Bu doğrultuda Avrupa Komisyonu’nun 2024-2027 döneminde demir-çelik, alüminyum, hazır giyim ve ayakkabı başta olmak üzere tekstil ürünleri, mobilya (yatak döşeği dahil), lastik, deterjan, boya, mineral yağ, kimyasal, bilgi teknolojileri cihazları ile enerji yoğun ürünlerde ürün bazlı eko-tasarım kuralları belirlemesi öngörülmektedir. Komisyon tarafından yetki devrine dayanan mevzuatlar ile çıkarılacak ürün bazlı kurallara uyum için 18 aylık geçiş süresi tanınması beklenmektedir.
Eko-tasarım mevzuatına tabii her ürün için Dijital Ürün Pasaportu düzenlenecektir. Dijital ürün pasaportu, uluslararası partnerler, standardizasyon otoriteleri, sanayi birlikleri, tüketici örgütleri ve STK’lar ile açık diyalog yöntemi ile fikri mülkiyet haklarına halel getirmeden, ürün bazlı olarak, her ürün için farklı kriterler esas alınarak belirlenecektir.
Dijital Ürün Pasaportu ile:
- Değer zincirinin her aşamasında ürünle ilgili her türlü bilginin erişilebilir olması,
- Ürünün değer zincirinde hangi aşamada olduğunun takip edilmesi,
- Tüketicilerin ürüne ilişkin bilgiye erişerek doğru tercihler yapmalarının sağlanması,
- Tamirat ve geri dönüşüm aşamasındaki ilgililerin ürün içeriğine ilişkin gerekli bilgiye ulaşarak doğru yöntemler izlemelerinin sağlanması amaçlanmaktadır.
Ürüne ve yaşam döngüsüne (LC) ilişkin bilgilere ürün üzerinde veya beraberinde yer alacak QR kodu gibi yöntemlere erişilebilir olacaktır.
Yaşam döngüsü değerlendirmesine (LCA) dayanan Ürün Çevresel Ayak İzi (PEF) yöntemi, mallar ve hizmetler de dahil olmak üzere ürünlerin çevresel etkilerini ölçmek ve iletmek için kurallar koyulmasını sağlamaktadır. Küresel standartlara (örneğin ISO 14040/44) ve diğer ilgili yaklaşımlara dayanan PEF, hammaddenin elde edilmesinden atık yönetimine kadar ürünlerin tedarik zinciri boyunca çevresel etkilerini azaltmaya odaklanır. Malzeme akışlarının, emisyonların ve atık akışlarının modellenmesine, çevresel etkilerin kapsamlı bir şekilde anlaşılmasına ve yönetilmesine olanak vermektedir.
Önümüzdeki günlerde sıkça karşılaşılacak kavramlar bu yazının içeriğinde temel olarak açıklanmaya çalışılmıştır. Detaylı incelemeler önümüzdeki günlerde yine kurumsal kaynaklarımızdan yayınlanacaktır.