Kurumsal Karbon Ayak İzi: Tanımı, Önemi ve Getirdiği Yasal Zorunluluklar

Kurumsal Karbon Ayak İzi_ Tanımı, Önemi ve Getirdiği Yasal Zorunluluklar

Kurumsal Karbon Ayak İzi: Tanımı, Önemi ve Getirdiği Yasal Zorunluluklar

Gerçek şu ki doğal dünya değişiyor ve biz tamamen o dünyaya bağımlıyız. Yiyeceğimizi, suyumuzu ve havamızı o sağlar. Sahip olduğumuz en değerli şey budur ve onu korumamız gerekiyor.” Sör David Attenborough

Avrupa İklim Kanunu, 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonuna yönelik yasal olarak bağlayıcı bir hedef belirlemektedir. AB Kurumları ve Üye Devletler, hedefe ulaşmak için AB düzeyinde ve ulusal düzeyde gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

Yeşil Mutabakat kuruluşların karbon ayak izlerini hesaplamaları, yönetmeleri ve raporlamaları için önemli yükümlülükler ve düzenlemeler getirmektedir. Avrupa Birliği’nin bu düzenlemeleri, sürdürülebilir bir geleceğe yönelik önemli adımlar atmayı sağlamaktadır. Kuruluşlar da bu bilinçle sürdürülebilir bir dünya için ortak çalışmak zorunda olup, bu düzenlemelere uyum sağlamak için stratejik planlar geliştirmeli ve emisyonlarını yönetme konusunda gerekli adımları atmalıdır.

Kurumsal Karbon Ayak İzi Nedir?

Kurumsal karbon ayak izi, bir kuruluşun faaliyetleri sonucunda doğrudan veya dolaylı olarak atmosfere saldığı sera gazlarının toplamını ifade etmektedir. Bu kavram, çevresel etkileri ölçmeye ve yönetmeye yönelik önemli bir araç olarak kabul edilmektedir. Karbon ayak izi hesaplaması, kuruluşların enerji tüketimi, ulaşım, üretim süreçleri, atık yönetimi ve diğer operasyonel aktivitelerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını değerlendirmektedir. İklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilirlik hedeflerinin gerçekleştirilmesi açısından bu hesaplama oldukça önemlidir.

Karbon Ayak İzi Hesaplama Yöntemleri Nelerdir?

Belirlenen referans yılı için ISO 14064 ve GHG (Green House Gas Protocol)’e göre kurumsal karbon ayak izi hesaplaması ve raporlaması yapılabilmektedir.

Kurumsal karbon ayak izi genellikle üç ana kategoriye ayrılır:

Doğrudan Emisyonlar (Kapsam 1): Kuruluşun sahip olduğu veya kontrol ettiği kaynaklardan kaynaklanan emisyonlardır. Örneğin, üretim tesislerinde yakıt kullanımı veya araçlardan çıkan egzoz gazları, ısıtma sistemleri vb. bu kapsama girer. İşletmenin kendi kontrolü altındaki kaynaklardan kaynaklanan emisyonlardır.

Dolaylı Enerji Emisyonları (Kapsam 2): Kuruluşun kullandığı elektrik, buhar, sıcak su gibi enerji kaynaklarından satın alınan emisyonlardır.

Diğer Dolaylı Emisyonlar (Kapsam 3): Kuruluşun kontrolü dışındaki kaynaklardan, tedarik zinciri, ürün kullanımı, iş seyahatleri, işletme faaliyetleri ve atık yönetimi gibi faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonlardır. Bu kategori, genellikle daha karmaşık ve kapsamlı bir hesaplama gerektirir.

ISO 14064 standardı ise, Kapsam 3 emisyonlarını kendi içinde dört başlığa daha ayırmakta olup, emisyonları toplam 6 Kategori altında incelemektedir.

Kurumsal Karbon Ayak İzi Yönetiminin Önemi

Kurumsal karbon ayak izinin yönetilmesi, kuruluşlar için aşağıdaki faydaları sağlar:

  1. İklim Risklerinin Azaltılması: Karbon emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine bağlı riskleri azaltır ve kuruluşların gelecekteki düzenleyici ve finansal risklere karşı dayanıklılığını artırır.
  2. Rekabet Avantajı: Çevre dostu uygulamalar ve düşük karbon ayak izi, kuruluşların piyasa rekabetinde öne çıkmasını sağlar ve müşteri tercihlerinde önemli bir rol oynar.
  3. Regülasyonlara Uyumluluk: Karbon emisyonlarının yönetimi, yasal düzenlemelere uyumu kolaylaştırır ve potansiyel cezalardan kaçınılmasına yardımcı olur.

Yasal Zorunluluklar ve Düzenlemeler

Birçok ülke ve bölge, karbon ayak izinin hesaplanmasını ve raporlanmasını zorunlu kılan yasal düzenlemeler getirmiştir.

Türkiye’de de karbon emisyonlarıyla ilgili çeşitli düzenlemeler ve yasal zorunluluklar bulunmaktadır:

  1. Karbon Emisyonlarının Raporlanması: Türkiye’de, büyük ölçekli sanayi tesisleri ve enerji tüketicileri, Karbon Salınımı Yönetmeliği çerçevesinde emisyon raporlaması yapmak zorundadır. Bu yönetmelik, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile uyumlu karbon emisyon ticaret sistemi hedeflerine ulaşmasına yardımcı olur. (Karbon Salınımı Yönetmeliği Temmuz 2010 Resmi Gazete: 27605, Karbon Salınımı Ticareti Yönetmeliği Eylül 2013 Resmi Gazete:28744)
  2. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Düzenlemeleri: Bakanlık, karbon emisyonlarıyla ilgili çeşitli yönetmelik ve yönergeler yayınlamıştır. Şirketlerin bu düzenlemelere uygun hareket etmesi ve karbon ayak izlerini düzenli olarak raporlamaları gerekmektedir. (Sanayi Kaynaklı Karbon Emisyonlarının Raporlanması ve İzlenmesi Hakkında Tebliğ, Mart 2014, Resmi Gazete:28924)
  3. Sürdürülebilirlik Raporlaması: Özellikle büyük şirketler, sürdürülebilirlik raporlarında karbon ayak izlerini açıklamak zorundadır. Bu raporlar, hem yasal bir yükümlülük olarak kabul edilir hem de yatırımcılar ve kamuoyu tarafından dikkate alınır. (Sürdürülebilirlik Raporlaması Hakkında Tebliğ Kasım 2019 Resmi Gazete:30911)

“Yeşil Mutabakat” (Green Deal), Avrupa Birliği’nin iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik kapsamlı bir stratejidir. Yeşil Mutabakat, özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki şirketler ve kuruluşlar için çeşitli düzenlemeler ve zorunluluklar getirmiştir. Bu düzenlemelerden biri de kurumsal karbon ayak izi ve emisyon yönetimi ile ilgili bölümüdür.

Yeşil Mutabakat’ın Kurumsal Karbon Ayak İzi ile İlgili Bölümleri aşağıda verilmiştir:

1. Avrupa İklim Yasası ve Karbon Emisyonları

2021’de kabul edilen bu yasa, Avrupa’nın 2030’a kadar net sıfır emisyon hedefini belirler. Şirketlerin emisyon hesaplama ve raporlama yükümlülüklerini içerir.

  • Ana Hedef: 2030 yılı itibarıyla emisyonları 1990 seviyelerine göre en az %55 oranında azaltmak.
  • Şirket Yükümlülükleri: Şirketlerin emisyonlarını hesaplaması, raporlaması ve azaltma hedeflerine ulaşmak için gerekli önlemleri alması gerekmektedir.

2. Avrupa Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)

2005’te başlayan bu sistem, karbon emisyonlarını ticaret aracılığıyla kontrol eder. Kapsama giren sektörler, emisyon haklarını alıp satabilir.

  • Şirketlerin Yükümlülükleri: Kapsamda olan şirketler, emisyon raporlarını düzenli olarak sunmalı ve gerekli emisyon haklarını almalıdır.
  • 2021-2030 Dönemi: ETS, Avrupa İklim Yasası ile uyumlu olarak emisyon azaltım hedeflerini ve pazar düzenlemelerini belirler.

3. Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD)

2021’de kabul edilen bu direktif, büyük şirketlerin ve halka açık şirketlerin sürdürülebilirlik raporlaması gerekliliklerini düzenler.

  • Raporlama Kapsamı: Şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) performanslarını ayrıntılı olarak raporlaması gerekmektedir. Bu, karbon ayak izinin hesaplanmasını ve raporlanmasını içerir.
  • Açıklama Gereklilikleri: Şirketler, sera gazı emisyonları, enerji tüketimi ve diğer çevresel etkiler hakkında bilgi sağlamalıdır.

4. Taksonomi Regülasyonu

2020’de yürürlüğe giren bu düzenleme, sürdürülebilir faaliyetlerin tanımını yapar ve yeşil finansmanı teşvik eder.

  • Sürdürülebilirlik Kriterleri: Şirketlerin faaliyetlerinin çevresel sürdürülebilirlik kriterlerine uygun olup olmadığını değerlendirmelerine yardımcı olur.
  • Raporlama ve Şeffaflık: Şirketlerin, yeşil faaliyetlere yönelik uyumlarını raporlamaları ve bu faaliyetlerin çevresel etkilerini açıkça belirtmeleri beklenir.

Sonuç ve Öneriler

Kurumsal karbon ayak izinin yönetilmesi, sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda stratejik bir avantajdır. Kuruluşların emisyonları azaltma hedeflerini belirlemeleri, karbon ayak izlerini düzenli olarak hesaplamaları ve raporlamaları gerekmektedir. Bunun yanı sıra, sürdürülebilir iş uygulamalarını benimsemek ve çevresel etkileri minimize etmek, uzun vadede hem çevresel hem de ekonomik faydalar sağlayacaktır.

Şirketlerin karbon ayak izini etkin bir şekilde yönetmeleri, hem çevreyi koruma hem de rekabetçiliklerini artırma açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, emisyon hesaplama ve raporlama süreçlerinin titizlikle yürütülmesi ve sürekli olarak iyileştirilmesi gereken bir alan olarak görülmelidir.

Kurumsal karbon ayak izinin hesaplanması, şirketlerin çevresel sorumluluklarını yerine getirmeleri, yasal ve düzenleyici yükümlülükleri karşılamaları, finansal avantajlar sağlamaları, rekabet avantajı elde etmeleri, paydaş ilişkilerini güçlendirmeleri ve stratejik planlama yapmaları açısından kritik öneme sahiptir. Bu süreç, hem çevresel hem de ekonomik faydalar sağlayarak şirketlerin sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmalarını sağlar.